19 Şubat 2025 04:05
/
Güncelleme: 11:23

Yönetmenlik koltuğunda Ali Bagdu’nun oturduğu Dengbêjên Me belgeselinin fragmanı yayımlandı.

Bagdu, belgesel çekimleri sırasında Diyarbakır, Ağrı, Hakkâri, Varto, Cizre, Uludere’de dengbejler ile görüştü. Çekimleri tamamlanan belgeselin prodüksiyon işlemlerinin şubat ayının sonunda tamamlanması hedefleniyor. Belgesel müziklerinin düzenlemesi Erdem Pancarcı, belgeselin sanat yönetmenliğiyse Çağrı Koç imzası taşıyor.

"Hak ettiği değeri görmeyen sesleri keşfetmek istedim"

Yönetmen Ali Bagdu “Dengbêjên Me” belgeselini Evrensel’e anlattı:

“En büyük hayalim, doğup büyüdüğüm bölgenin saklı kalmış hikayelerini dünyaya duyurmak” diyen Bagdu, “Bu toprakların taşlarında, seslerinde ve insanlarında biriken unutulmaz hikayeleri, belgesel ve filmlerle ölümsüzleştirmek istiyorum. Bölgenin kültürel zenginliklerini ve insanlık birikimini, geleceğe aktarılacak bir miras haline getirmek için çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

Dengbejlerin Kürt müziğine büyük katkıları olduğunu ve bunun ilgiçektiğini anlatan Bagdu, “Serhat’tan Botan’a yankılanan güçlü sesler ruhuma işledi. Ancak bu büyük yeteneklerin, yaşadıkları zorluklarla tezat oluşturan hayatları hep bir adaletsizlik hissi uyandırdı. Şakiro gibi birçok eser üreten bir dengbêj, yaşamında hak ettiği değeri göremedi ama bugün adı hâlâ yaşıyor. Bu düşüncelerle yola çıkıp Serhat bölgesine kadar gittim. Şakiro’yu en yakın şekilde icra eden sesi Ağrı’da buldum. Hüseynê Muşê’nin etkisini Varto’da duydum. Bazı isimler bir nebze tanınmış olsa da, hiç duyulmayan ya da duyulup hak ettiği değeri görmeyen sesleri keşfetmek istedim. Serhat’tan Behdînan’a, Botan’dan Amed’e kadar süren bu yolculukta farklı müzik formları, tarzları ve özellikle ifade biçimleri beni büyüledi. Unutulmuş ve üzerine hiç konuşulmamış çok şey olduğunu fark ettim. Bu yüzden Kürt müziğini, her bölgeden birkaç temsili dengbêjle birlikte ele almayı ve onların seslerini kayıt altına almak için çalıştım” şeklinde konuştu.

"Belgesel, her bölgenin kendi özelliklerine yoğunlaştı"

“Her bölgenin hissiyatı, dengbêjlerin klamlarına yansıyan hikayelerinde bambaşka bir şekilde kendini ifade ediyordu” diyen Bagdu, “Aşk, kahramanlık, savaş ve yokluk gibi duyguların ve yaşanmışlıkların mesajı her yerde aynı olsa da bunların ifade edilme biçimi ve tarzı her bölgede farklıydı. Her bölge, bu konularda sözler söylese de her yörenin yoğunlaştığı temel bir konu ve tını vardı. İşte bu sebeple, belgeselde özellikle bu farklılıklara odaklanarak çekimler yapmak istedim. Savaşın ve onun etkilerinin izlerini Colemêrg’de görürken, kavuşamamanın ve hasretin derinliğini Cizre’de hissettim. Yokluğu ve onun getirdiği sessizliği Amed’de, isyanın sertliğini ise Ağrı’da dinledim. Her bölgenin makamları da bu duygulara eşlik edecek şekilde farklılık gösteriyordu” dedi.

Dengbêjên Me

"Yeniden hatırlatmayı amaçladım"

Bagdu sözlerine şöyle devam etti:

“Tüm bu farklılıklara rağmen, dengbêjlerin söyledikleri, her bir ses ve makam, insanların ortak duygularını ve yaşam mücadelelerini dile getiriyordu. Aslında bu süreç, umman kadar derin bir geleneğin sadece bir damlasını aktarabilme çabasıydı. Bu yolculuk, benim için yalnızca bir belgesel süreci değil, kültürel bir borç bildiğim bir sorumluluktu. Popüler kültürün unuttuğu, belki de bilerek görmezden geldiği bir mücadeleyi kendi gözümden görünür kılmak istedim. Bu yalnız ama dirençli geleneği, belki sessiz, yalnız ve zor şartlarda çalışarak daha fazla duyurmayı hak eden bir değer olarak yeniden hatırlatmayı amaçladım. Bu belgeselin ruhunu müziğiyle derinleştiren Usta Aranjör Erdem Pancarcı’ ya ve belgeselin görsel dünyasını şekillendiren Sanat Yönetmeni Çağrı Koç’a yürekten teşekkür ederim.” (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et